İl Sağlık
Müdürlüğü tarafından “Dünya Artrit Günü” Dr. M. Furkan
BALCI bilgilendirmesinde, sağlık personeline eğitim gerçekleştirildi.
Artrit konu
eğitimde Atrit nedir ve Artrit
türleri olan; Ankilozan Spondilit-Bel Sağlığı, Romatoid Artrit
(iltihaplı romatizma) konularında da ayrıntılı bilgi verildi.
Hastalığın ilk
evrede teşhis edilmesinin önemine dikkat çekildi. Tespit edildiği evreden
itibaren ilerlemesinin
yavaşlatılabildiği anlatılarak, erken teşhisin hayati önem taşıdığına
vurgu yapıldı. Eğitim sonunda
katılımcıların soruları cevaplandırıldı.
ANKİLOZAN SPONDİLİT
Tanım
Ankilozan
Spondilit (AS) özellikle omurgayı etkileyen, ağrılı, kronik, ilerleyici, sebebi
bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır.
Sıklık ve Risk Faktörleri
AS’nin 8-45
yaş arası başlayabileceği bilinse de genellikle 15-30 yaş arası daha sık ortaya
çıkmaktadır. Ankilozan spondilit hastalığının oluşmasında en önemli faktör
genetik yatkınlıktır. Yakın zamanda geçirilmiş, mide, bağırsak, genital ve
idrar yolu enfeksiyonlarınında hastalık gelişiminde önemi olduğu ortaya
konulmuştur. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir.
Belirtiler
AS’nin
temel semptomu belde ağrı ve tutukluktur. AS’te ağrı hareketle azalır, hatta yok
olabilir, uzun süre oturmakla, istirahatle artar. Hastaların ağrıları sabahları
daha fazladır ve omurga hareketleri kısıtlıdır. Günün ilerleyen saatlerinde
ağrı ve kısıtlılık azalır.
AS’te
kalça ve topuk ağrısı da olabilir. İlerleyen dönemlerde omurga deformiteleri
(bozuklukları) ve kamburluk ortaya çıkabilir. AS omurganın yanı sıra sıklıkla
sacroiliac eklemi (omurganın leğen kemiğiyle yaptığı eklem), daha az sıklıkla da
kalça ve omuz gibi büyük eklemleri tutar. Göz, bağırsaklar, deri gibi
organlarda hastalıktan etkilenebilir. Göğüs kafesinin genişlemesi çok azalır
dolayısıyla solunum problemleri olabilir.
Tanı
Ankilozan
spondilit tanısı hastanın öykü ve klinik bulgularının yanı sıra radyografik
bulguların birlikteliği ile konulmaktadır. laboratuar testleri de tanıya
yardımcıdır.
AS erken
tanısı için sorgulanması gereken hedef kitle 20’li yaşlarda bel ağrısı
başlamış, üç aydan uzun süreli bel ağrısı olan hasta grubudur. Özellikle
sabahları bel tutukluğu ve ağrısı olan, bu ağrının hareketle azalıp, istirahatle
arttığı, tutukluğun gün içinde kaybolabildiği hastaların uygun şekilde doktora
yönlendirilmesi ile tanı koyma süreci kısaltılabilecektir.
Tedavi
Ankilozan
spondilit hastalarında tutulumun ciddiyetine göre non-steroid anti-enflamatuvar
ilaçlar, hastalık düzenleyici ilaçlar (salazopyrin) ve biyolojik ilaçlar
(Anti-tümör nekrosis faktör) kullanılabilmektedir. Düzenli egzersizler mutlaka
yapılmalıdır.
AS’de
hastalığın gelişimi kişiden kişiye değişse de ağır bedensel iş yapanlar,
sürekli yük taşıyanlar hastalıkları hafif olsa bile çalışma tarzlarını
düzenlemeleri eğer işleri öne eğilmeyi ve ağır kaldırmayı gerektiriyorsa
işlerini değiştirmeleri gerekir.
BEL SAĞLIĞI
Bel ağrısı,
ağrıma, acıma, yanma veya batma şeklinde keskin veya künt
karekterde olabilir. Yeri bazı durumlarda noktasal olarak
belirlenebilirken, bazı durumlarda yaygın tarzdadır ve yeri tam tespit
edilemez.
Tanı ve Risk
Faktörleri
Bel
ağrılarını, devamlılık gösterdiği süreye göre iki genel gruba ayırabiliriz;
1- Akut Bel
Ağrısı; Altı
haftadan kısa süredir var olan bel ağrılarıdır. Bel ağrısı bir aktivite(ağır
kaldırma) ya da travma(düşme, çarpma) sonrası başlayabileceği gibi belirgin bir
neden olmadan da ortaya çıkabilir. Dünyada yapılan araştırmalar insanların
%80’inin hayatları boyunca en az bir kez bel ağrısı yaşadıklarını ortaya
koymuştur. En sık görülen ağrı tipi mekanik bel ağrısıdır. Bu durum, fiziksel
aktivite( hareket, iş görme) ile artarken, dinlenme ile azalmaktadır. Mekanik
bel ağrısı, genellikle bel bölgesi kasları, eklem bağları ve omurilik zarının
aşırı zorlanması ya da sinirsel gerginlikler(stres) nedeniyle gelişir. Bel
ağrısına neden olabilecek risk faktörlerini sıralarsak;
- Riskin en yüksek olduğu yaşlar 35-55 arasıdır.
- Hareketsiz, iş ve yaşam düzenine sahip olanlarda,uzun süre araç
kullananlarda (şoförler), uzun süre ayakta duranlarda, pozisyon
değiştirmeden uzun süre oturanlarda, ağır yük kaldıranlarda risk
yüksektir.
- Sigara tüketimi bel ağrısı riskini artırır.
- Psikolojik streslilerin, işinden memnun olmayanların bel ağrısına
yakalanma riski yüksektir.
- Boy, kilo, vücut yapısı ile bel ağrısı arasında kuvvetli bir ilişki
yoktur. Bununla birlikte çok şişman ve uzun boylularda bel ağrısı riski
daha yüksektir.
- Yüksek riskli sporlarla uğraşanlarda da bel ağrısı daha sık görülmektedir.
2-Kronik Bel
Ağrısı; üç aydan
uzun süredir var olan bel ağrılarıdır. Bel ağrılarının %90’ı iki ile üç ay
içinde iyileşmekle birlikte tekrarlar sıktır. Bel ağrılarının %10’u
kronikleşir. Bel ağrısı 45 yaşın altındaki çalışanlarda en yaygın engellilik
nedenidir.
Günlük
yaşamda alacağımız bir takım önlemlerle bel ağrısı riskini azaltabiliriz.
- Hareketli olmak ve egzersiz yapmak. Bel ve karın kaslarını
güçlendirici egzersizler her gün düzenli olarak yapılabilir.
- Ağır kaldırmaktan kaçınmak. Gerekli durumlarda, ağır nesneleri; beli
dik pozisyonda tutup, dizleri bükerek çömelip, ağırlığı kollara ve
bacaklara vererek kaldırmalıyız.
- Ayakta uzun süre durmaktan kaçınmalıyız.
- Uzun süre oturmaktan sakınmalıyız. İşimiz gereği oturuyorsak, yarım
saatte bir ayağa kalkıp vücudumuzu esnetmeliyiz.
- Sigara içmeyip, aşırı çay ve kahve tüketiminden sakınmamız gerekir.
- Yürüyüş ve yüzme bel ağrısını önlemede uygun sporlardır. Farklı
sporlarla uğraşanların spora başlamadan önce ısınma ve spor sonrasında da
esneme(stretching) egzersizlerini yapmaları sakatlıkların önlenmesinde
önemlidir.
- Kilo vermek bel ağrısı riskini azaltır.
- Stresle başa çıkma yöntemleri geliştirmeliyiz.
Bel
Ağrısında Tedavi
Akut bel
ağrılarında iki, üç günlük istirahat genellikle yeterli olmaktadır. Bir
haftadan uzun süreli istirahat eklemlerde hareket azalmasına, yumuşak dokularda
kısalmalara, kas gücünde de azalmaya yol açabilmektedir.
Ağrı
kesiciler, anti-inflamatuar ilaçlar ve kas gevşeticiler kullanılabilir. Hikaye
ve fizik muayene bulgularına göre anksiyete giderici ilaçlar ve
kortizonda tedaviye eklenebilir.
İki haftadan
uzun süre devam eden ve şiddetinde fazla bir değişiklik olmayan ağrılarda bel
ağrısına neden olabilecek diğer nedenler araştırılmalıdır. Uygun branş hekimine
yönelerek bel ağrısına neden olan durum tespit edilip, fizik tedavi ve kaplıca
tedavisi gibi diğer yöntemler sırayla uygulanabilir.
ROMATOİD ARTRİT (İLTİHAPLI ROMATİZMA)
Tanım
Romatoid artrit nedeni tam olarak bilinmeyen,
özellikle eklemlerde simetrik artrit ile karakterize, vücudun diğer organ
(kalp, akciğer, göz, deri) ve sistemlerini de tutabilen kronik seyirli bir
hastalıktır.
Etiyoloji ve Risk Faktörleri
Romatid artritin nasıl oluştuğu tam olarak
ortaya çıkarılamamakla birlikte genetik yatkınlığı olan bir kişinin; olayı
tetikleyen çevresel faktörlerle karşılaşması ile bağışıklık sistemi bozulmakta,
bu çevresel faktörler ortadan kalksa bile, bağışıklık sistemi bir kez bozulduğu
için hastalık devam etmektedir. Sigara kullanımı ile Romatoid artrit riskindeki
artış bazı çalışmalar ile gösterilmiştir.
Romatoid artrit en sık 40-50 yaşlarında başlar
ve kadınlarda erkeklerden 2-4 kat daha fazla görülür.
Belirtiler
Artrit dediğimiz olayda eklemlerde ağrı, şişlik
ve tutukluk oluşmaktadır. Eklem yerlerinde ısı artışı da görülürken, kızarıklık
beklenen bir bulgu değildir. Hastalık sıklıkla vücudun el, el bilekleri ve el
parmak eklemleri ile ayak bileği ve ayak parmak eklemlerini tutar. Daha az
sıklıkla da dirsek, diz, ayak bilekleri hastalıktan etkilenirken, kalça, omuz
ve boyun eklemleri olaya çok az oranda katılırlar.
Hastalar özellikle sabah kalktıklarında
ellerini kapatmakta zorluk çektiklerini ifade ederler. Biz bunu sabah tutukluğu
olarak adlandırırız. Sabah tutukluğunun yarım saatten uzun sürmesi, hastalığa
tanı konulabilmesi açısında önem taşımaktadır. Yorgunluk ve halsizlik sık
karşılaşılan belirtilerdir.
Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kalıcı eklem
hasarları (deformite, sakatlıklar) görülebilmektedir.
Tanı
Romatoid artrit tanısı, dikkatli alınan bir
öykü, fizik muayene bulguları ve laboratuvar testlerine dayanan kriterlere
uygun olarak ancak ilgili uzman hekim (Romatolog veya Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyon Uzmanı) tarafından konulmalıdır.
Tedavi
Hastalığın nedeni henüz tam olarak
bilinmediğinden, tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılamamaktadır.
Romatoid artritte tedavinin amacı, ağrıyı
dindirmek, eklem harabiyetini ve diğer komplikasyonları önlemek ve hastaların
günlük aktivitelerini sürdürmesini sağlamak şeklinde özetlenebilir. Tedavide
birçok branş ve disipline ihtiyaç vardır.
Bu branş ve disiplinler ortak hareket etmeli ve
birbirleriyle iletişim halinde olmadırlar. Romatoid artrit tanısının erken
konulması ve hemen tedaviye başlamak ilk hedef olmalıdır. Hastalığı
baskılayarak, hastanın yaşam kalitesini düzeltmek, günlük ve mesleksel
aktivitelerini eksiksiz yerine getirebilmesini sağlamak çok önemlidir.
Eklemlerde görülebilecek hasarları en aza indirmek ve hatta engellemek
tedavideki en büyük amaçtır. Hastaya en uygun tedaviyi vermek gerekli kontrol
sıklığını belirlemek için yeterli özen gösterilmelidir.
Yukarda bahsedilen romatizmal hastalıkların
Ailesel Akdeniz Ateşi ve Behçet hastalığı nedenli olabileceği unutulmamalıdır.